Dünya sallanıyor ve sürekli bir yerlerden deprem haberleri alıyoruz. 230 bin kişinin öldüğü Haiti depreminden çok kısa bir süre sonra daha güçlü olan Şili deki 8.8 depreminde şu ana kadar belirlenen can kaybı 700 cıvarında. Dünya bu büyüklükteki depremde, bu kadar az can kaybının nasıl olduğunu tartışıyor. Şili’li yetkililer ise ülkenin depreme hazırlıklı olmasına bağlıyor. Şili’nin sismik bir ülke olduğu için depreme hazırlık yaptıklarını söylüyorlar. Bundan dolayı da ülkenin inşaat kanunları son derece katı işliyor. Çelik iskelet üzerine inşa edilen binalar depreme direnmek yerine aynı yönde sallanacak şekilde tasarlandığını söyleyen yetkililer halkında çok bilinçli olduğunu söylüyor.
Peki ya biz ne durumdayız? Deprem, birinci derecede deprem ülkesi olan Türkiye için, hiç unutmamız gereken bir gerçek. Ki, sürekli ülkenin farklı yerlerinde depremler de olmakta. Tabii can ve mal kaybı olmayınca üzerinde fazla durulmuyor sadece haber olarak geçiliyor ama Türkiye büyük depremlere gebe bir ülke. Bu konunun da ivedilikle çözümü gerekiyor
1999 Gölcük depremini henüz unutmadık. Doğrusu sözde evet unutmadık ama sonrasında neler yaptık. 1999 depreminin sonrasında çıkarı lan deprem yönetmeliği ile beraber yeni yapılan konutların hepsi güvenli diyebiliriz. Burada sorun yok. Asıl sorun çarpık yapılaşmanın yoğun olduğu ülkemizde deprem yönetmeliğinden önce yapılan konutlar. 10 yaşın üzerindeki binaların büyük çoğunluğunun durumu iç açıcı değil. 20 milyon civarında kayıtlı konut olduğunu ifade eden TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar geçenlerde şehirlerdeki 13.5 milyon evin yarısının yenilenmesi gerektiğini söylüyor.
Yenileme çerçevesinde kentsel dönüşüm gibi bazı çalışmaların yapıldığını biliyoruz. Ancak bu hızla bu kadar konut ne zamana yetişecek doğrusu merak ediyorum. Yapıların güvenliği konusu, kentsel yenileme, kentsel dönüşüm konularının yanı sıra halkında çok ciddi şekilde bilinçlenmesi gerek. Maalesef oturduğu evi güvenli olmadığı halde maddi imkansızlıktan yada ne gelirse Allah’ tan gelir mantığı ile oturmaya devam ediyoruz. En ufak bir sarsıntıda elektrik, doğalgaz gibi tehlikeler karşısında ne yapacağımızıda bildiğimizi sanmıyorum. Oysa Şili’li bir kadın her evden çıktığında deprem olabilir düşüncesiyle doğalgaz vanasını kapattığını söylüyor. Okullarda çocuklara deprem konusunda eğitimler veriliyor tatbikat yaptırılıyor.
Bu konuda büyük sorumluluk yetkililere kalıyor ya da bizim işimize geliyor böyle düşünmek. Birey olarak hepimize büyük sorumluluklar düşüyor aslında. Kendimiz, aile bireylerimiz ve çocuklarımız bizlerde kendimizi deprem konusunda bilinçlendirmeli değil miyiz?