Konut satışları bu yıl ocak ayı itibari ile düşmeye başladı.Geçen yılın aynı aylarına göre yüzde 7,5 konut satışlarında gerileme var. İlk dört aylık konut satış rakamı 341 bin 463.
Diğer taraftan birbiri ardına konut projeleri lansmana çıkıyor.
Sadece İstanbul’da Nisan ayından beri yüzlerce proje satışa çıktı. Tabii bu durum kafaları karıştırıyor. Konuta olan talep düşerken bu kadar arz yapılması risk değil mi? Geçtiğimiz günlerde Newyork Times, Türkiye emlak balonu riski taşıyor şeklinde bir makale yayınladı. Gerçekten emlak balonu varmı sorusuna her kesimden farklı cevaplar var.
İnşaat konut sektörü deyim yerindeyse geçen yıl en parlak dönemini yaşadı. Peki neye göre derseniz, elbette geçtiğimiz 15 seneye göre. Bu noktada önemli bir etken konut kredi faiz oranları idi. Geçen yıl tarihi dipleri gören kredi faiz oranları 0,60 bandına kadar gerilemişti. Düşük faiz oranları, yüzde 1 KDV, proje çeşitliliği, ekonominin stabil olması gibi nedenler den dolayı oturmak için yada yada yatırım yapmak için konut satışlarında yıl sonunda 1 milyon 150 bin leri gördük.
Bu yıl ise seçimlerin olması, dövizdeki hareketlilik en önemlisi kredi faiz oranlarının yukarı tırmanışı satışları aşağıya doğru çekmeye başladı. Faiz oranları geçen yıla göre neredeyse iki katı hatta bazı bankalarda daha fazla. İpotekli satışlar senenin ilk dört ayında yüzde 33,5 düştü. Ciddi bir oran çünkü konut alırken neredeyse yüzde 40 larda kredi kullanarak konut alan vatandaşın başkada çaresi yok. Tabii elinde tamamını ödeyecek nakit parası yoksa. Eskisi gibi yürümüyor işler. Eşten, dosttan alınan ödünç paralar yok artık. Herkesin kendi borcu kendi ekonomik düzeni geçinmek için ayakta kalmak zorunda olduğu bir hayatı var.
TÜİK endeksine yansımayan başka bir nokta ise inşaat şirketlerinin projelerini kendilerinin finanse etmesi.Nisan ayı ile beraber hızlanan projelerde satışı arttırmak için, bankaya gitmek istemeyen müşterilere, inşaat şirketleri kendi bünyelerinde çeşitli finans yöntemleri ile satış yapıyor. Bunların çoğu da henüz tapu kayıtlarına geçmiş değil.
Ocak ayında doların nasıl yükseldiğini hatırlarsınız. 1,80 lerden 2,30 lara çıkan dolar acaba eski günleremi dönüyoruz havası yarattı. Bu tuzağa maalesef çoğu insan düştü ve yatırımlarını dolara yaptılar hemde en yüksek olduğu noktada doları aldılar ve şimdi hepsi zararda. O dönem dolara koşan parasını dolara yatıranlar bugün dövizin yükselmesini bekliyor ki elindekini satabillsin. En azından aldığı rakamdan yakalayabilirse yine kurtulacak. Dövize giden sermayenin büyük kısmı gayrimenkul yatırımına dönecek paraydı ve o para şu an döviz de bekliyor.
Konut sahibi olmak yada yatırım amacıyla satın almak için kimsenin aceleside kalmadı. Gözünüzün alabildiği her bölge de birkaç tane konut projesi var. Yani tercih noktasında biraz vakit ayırılırsa her türlü seçenek mevcut.Bugün olmasa yarın diyor alıcıda nasıl olsa alırım biter mi proje.
Konut satışları düşmüş görünsede konuta talep devam ediyor. Üstelik evlenen, boşanan, ev değiştiren, yatırım yapan dinamik bir kitle var ve konut halen bir ihtiyaç. Bugün birtakım nedenlerden dolayı alımlar ertelenmiş olsada ihtiyaç olduğu için satışlar devam eder. Üstelik bizdeki mortgage kredisi verdiğim rakamlardan da anlaşılacağı üzere Amerika ve Avrupa’ya göre kullanım oranı çok düşük. Kredi ile almış olsak ta evi, her ihtiyacımızı öteleyerek mutlaka ödüyoruz.Yani ev kredimize çok sadığız.
İnşaat maliyetlerinin artması, vergilerin artması, prosedürler inşaat şirketlerini zorlayacaktır ancak konut alıcıları özellikle yeni Tüketici Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle kazançlı çıkacaktır diye düşünüyorum. Burada alıcıların dikkat etmesi gereken ayağını yorganına göre uzatmak, doğru fiyat ve doğru projeye yatırım yapmak olmalı.
Hatice Kolçak