Denetim Vicdanımızdır.. Eğitim yetmez, denetimde şart
Kara elmas..
Kara yas..
Kurtulan maden işçilerimizden biri “denetim yapmak için gelenler yukarıda ziyafet çekip aşağıya inmeden gidiyorlardı…” cümlesiyle denetimin tiyatrodan ibaret olduğunu anlatıyor.
Maden yasamızda yaşam odaları zorunlu değil bu nedenle maden ocaklarında bulunmuyor. Olanlar da işlevini yerine getiremeyecek kadar kötü… Yetkili bir ağız “ yaşam odası zorunlu değil ama olmalı” diyor. Bu cümle acınası halimizi bir kez daha gözler önüne seriyor. Yasa da yok ama sen akıl et yap işte! diyor...
Soma’da şehit olan işçilerimizi geri getirmeyecek ama bir daha yaşanmasın diye “Maden Komisyonu” kuruluyor. Maden yasasındaki boşlukları, eksiklikleri düzeltmek için bir daha yaşanmasın diye toplanan komisyonun yapacağı çalışmalar olacakların önüne geçmemize yardımcı olacak mı?
Ne dersiniz..
Kanunlar uygulamada yer bulmadığı sürece ne yazık ki rafta kalıyor. Rafta kalan kanunlar da hiç bir işimize yaramıyor. Ancak başımıza bir musibet geldiğinde varlığından haberdar oluyoruz oda belki ...
Elbet bunun bir çok sebebi var. Ben size üç tanesini yazayım. Birincisi insanlar haklarını arayamayacak kadar yetersiz bilgiye sahip, ikincisi denetim yapılmadığı için kanunları uygulayanların sayısı parmak sayısı kadar az. Üçüncüsü uygulanmadığı , denetlenmediği için kanunları öğrenmeye de gerek kalmıyor. Yani ne yapması gerektiğini bilen de az.. Öyle ki, çoğu işveren kanunla yapılması gerekli olanları başına bir musibet gelmeden öğrenemiyor.
Yanındaki profesyonellerden yapılması gerekenleri dinleseler de çoğu zaman maliyetleri arttırdığı için ve bu da para kaybı demek olduğundan kanunlar uygulanmıyor. Neden uygulansın ki nasıl olsa denetim denen sistem çok kötü hatta yok gibi…
Denetleyen bir sistem olmadığı içinde ne kadar eğitimli, vizyoner olursanız olun bir gün şeytana uyarsınız. İşte o gün de en korktuğunuz şey başınıza gelebilir.
Her şeyin başı eğitim olsa tüm kanunlar eksiksiz yapılsa bile bunları denetleyen sistem olmadığı sürece vicdan sahibi olanlar bir gün şeytana uyarlar..
Çok basit bir örnek vereyim. Eski Tüketici Kanunu 6502 sayılı yeni Tüketici Kanunu olarak değişti ve 28 Mayıs’ta yürürlüğe giriyor. Yeni Kanun bir çok düzenleme getirmiş gibi görünsede bunların bir kısmı eski Tüketici Kanunu’nda bulunuyordu. Ancak uygulamada yer bulmuyordu hatta bilen bile yok denecek kadar az. Çünkü hatırlatacak bir denetim sistemi yok.
Ön ödemeli konut satışını, ayıplı malı, kredileri, sözleşmeleri düzenleyen Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı olan İnşaat-Konut sektöründe Tüketici Kanununa göre yapılması gerekenler eksik yapılıyorken şimdi 28 Mayıs’ta devreye girecek yeni kanunla düzelmesini bekliyoruz.
Şu an da bunu denetleyen bir sistem yok. Denetim yok ise kanunlar neye yarar, kim uygular. 28 Mayıs’a bir hafta kaldı..Kim hazır… ?
Benim gördüğüm çoğunluk hazır değil. Yeni Tüketici Kanunu’na göre inşaat ruhsatı ile beraber kat irtifakının da kurulması gerekir satış yapmak için. Bir hafta var yasanın yürürlüğe girmesine çoğu proje satış yapıyor ancak kat irtifakını ancak birkaç ay sonra alabileceklerini söylüyorlar. Bunun gibi sayısız örnek var.
Para musluklarımız aksın, maliyet minimumda kalsın mantığı bir gün sonsuz bir vicdan azabına sürükleyebilir. Bunu kişilere mal etmek, sadece eğitimle çözüleceğini yada sadece kanunlarla çözüleceğini düşünenler yanılıyorlar. Denetim sisteminin çalışması en az eğitim kadar şart.. Denetim aynı zamanda vicdanımızdır.
Hatice Kolçak